Eğer Fethiye'ye gelirseniz, mutlaka 12 Adalar Tekne turuna çıkmalısınız. Marina'da ve limanda dolaşırken gördüğünüz yüzlerce çift güverteli tekne sizi bu turlara götürmek için hazır. Bu teknelerin her biri 50 kişiden 150 kişiye kadar yolcu kapasitesine sahiptir ve hepsinin tuvaleti ve self-servis barı vardır ve çoğunluğu Fethiye'deki tersanede inşa edilmişlerdir. Bu tekneler her sabah saat 10.00-11.00 gibi limandan çıkarlar ve akşam 17.30-8.30 gibi geri gelirler. Genellikle makarna, köfte/tavuk/balık ve salata ve meyveden oluşan öğle yemekleri bu turlara dâhildir. Eğer güneşin tadını çıkarmak istiyorsanız, sizin yeriniz üst kattır, fakat dikkatli olun, güneş sizi çok yakabilir ve denizde hava rüzgârlı olduğundan hissetmezsiniz. Akşam duştan sonra güneş yanıklarını hissedersiniz ve bunlar doktorun vereceği krem ve losyonlarla sonuçlanır. Fakat eğer turunuzun tadını gölgede çıkartmak ve etrafı izlemek istiyorsanız, alt katta kalıp çay, kahve ya da soğuk bir şeyler içebilir ve belki mürettebatla tavla oynayabilirsiniz.
Size turda etrafınıza dikkatli bakmanızı öneririz; çünkü yunusları, uçan balıkları hatta deniz kaplumbağalarını görme şansınız var.
Turlar genellikle beş duraktan oluşur, aşağı yukarı aşağıdaki gibidir:
Gobun Koyu yada Mağaralı Koyu
Cleopatra Hamamı
Tersane Adası
Yassı Ada
Kızıl Ada ya da Samanlık Koyu
Gobun Koyu
Gobun Koyu ilk duraktır ve Fethiye'nin güney batısında Fethiye körfezindedir ve sakin kristal sularıyla, 7-10 m derinliğindedir ve Fethiye Körfezi'nin bütün diğer koyları gibi bir gölün dinginliğine sahiptir. Bu körfezde, aynı zamanda yöre halkından bir aile tarafından işletilen küçük bir cafe-restoran vardır ve koy gemicilerin geceleyebileceği en belli başlı yerlerden biridir. Gobun durağının bir başka alternatifi Mağaralı Koy olarak adlandırılan hemen Gobun Koy'unun yanında olan bir koydur. Burası da gören herkesi büyüleyen sakin denizi ve saf sularıyla ilgi çekici bir yerdir. Kıyıda, kayaların içinde bir mağara vardır ve mağaraya giden yolda bir merdiven vardır, ilginç olan her ikisinin de doğal olmasıdır. Dolayısıyla, buraya neden Mağaralı Koy denildiğini anlayabilirsiniz.
Cleopatra Hamamı
Cleopatra Hamamı, (aslında Cleopatra Hamamının bulunduğu koy), çok sayıda çam ağacıyla dolu büyük bir koydur ve koyu maviden kıyıya yaklaştıkça açık maviye giden bir denizi vardır. Güneyde, koyun batı kısmında, Fethiye'deki depremler yüzünden yıkılan bazı tarihi eserler vardır. Mite göre, Cleopatra'nın Anadolu kıyılarını ziyaretlerinden birinde, yakın arkadaşları ona hediye olarak bir hamam inşa etmeye karar verirler. Çünkü koyun bu kısmında bir sıcak su kaynağı bulurlar. İçerdiği kalsiyum, magnezyum gibi mineral ve elementlerle buradaki su cilt için çok iyidir. Bazıları Cleopatra'nın güzelliğinin ardındaki sırrın bu su olduğunu söylerler, şayet bu doğru olabilir. Buradaki su koyun kuzeyinde görülen dağın ardında şu anda kurumuş olan bir krater gölünden gelir. Bu gün bile, sabah erkenden rüzgarlar başlamadan önce harabelerin olduğu yere denizin dibine bakarsanız dipteki kumların hala biraz hareket ettiğini görürsünüz. Bu kraterden gelen az miktarda sıcak su olduğu anlamına gelir. Eğer siz de Cleopatra kadar güzel ve on yaş daha genç görünmek için şansınızı denemek istiyorsanız, bu harabelerin içinde yüzebilirsiniz.
Tersane Adası
İkinci durak tersane adası, on iki adalar tekne turu diye adlandırılan turunuzda göreceğiniz ilk adadır. (Bundan öncekiler yarı adadır.) Burada suyun bir göl gibi karaya doğru sokulduğu sığ bir koy vardır ve yaklaşmazsanız orada bir koy olduğunun farkına varamazsınız. Karada, Osmanlı İmparatorluğu döneminde burada barış içerisinde yaşamış Yunanlılara ait bir takım kalıntılar vardır. Bu koy burada yaşamış Yunanlı aynı zamanda Türk halk tarafından gemi inşa etmek için kullanılmıştır, çünkü bu sığ sular bunun için çok elverişlidir. Bu nedenle bu adaya Tersane Adası denilmiştir.
Yassı Adalar
Yassı Adalar, Göcek kasabasının tam karşısında yer alan bir birine çok yakın bir grup adadır. Buranın özelliği bu adalar grubunun en büyüğünün kumlu bölümünde, adanın tam ortasında yer alan tuzlu göldür. Burası da, temiz, koyu mavi ve derin sularıyla son derece büyüleyici bir yerdir. Burada en büyük adadan en küçük adaya üzerinde rahatlıkla yürüyebileceğiniz (1.5 m derinliğinde) bir geçiş vardır. En büyük adada, kuzeyde daha uzakta, göle uzanan uzun kumlu bir kumsal vardır. Kıyıda, gözleme ve kurabiyeler satan, her sabah Göcek'ten gelip akşam giden iki aile vardır. Ve restoran olarak kullanılan büyük bir tekne vardır ve eğer isterseniz, muz ve ringaya binebilirsiniz.
Kızıl Ada - Samanlık Koyu
Dönüş yolunda, kaptanınız uygun koylardan birini seçecektir. Eğer Kızıl Adayı seçerse, temiz denizi ve adanın kızıl zemininin, temiz sahilinin tadını çıkarın. Ve hatta eğer cazibesine dayanamazsanız, tekneye sadece birkaç metre uzaklığında olan kıyıya yüzebilir ve tekrar geri geldiğinizde bir neskafe ya da günbatımı kokteyliyle gün batımının tadının çıkarabilirsiniz. Eğer samanlık koyuna giderseniz, bundan çok farklı olmayacaktır. Gene teknenin üstünden atlayabilir ya da dalabilir ve diğerlerinin akvaryum gibi olan suyun altından sizi izlemesine izin verebilirsiniz. Unutmayın ki bu sizin yüzmek için son şansınız ve 30 dakika sonra Fethiye limanına geri geleceksiniz.
KAYAKÖY
Fethiye, muhteşem bir tarihi mirasa sahiptir. Sadece uzak tarihi kastetmiyorum, aynı zamanda yakın tarihten bahsediyorum. Uzak tarihte, Fethiye bölgesini yöneten uygarlıkların bir kısmı, Likyalılar ve Romalılardı. Fethiye'nin her yerinde muhteşem kalıntılar bıraktılar. Yakın tarihte ise, 1. dünya Savaşı'ndan önce, Kaya ya da Kayaköy (Karmylassos) olarak bilinen yerde Osmanlı İmparatorluğunu yönetiminde Yunanlılar barış içerisinde yaşamaktaydılar. Burada 3000 bina, 5 doktor, 3 eczacı, 1 okul, 2 kilise ve 10'dan fazla manastır vardı. Bu köyün kuruluşu (Yunanlıların buraya yerleşmesi) 15. yüzyıla kadar uzanır. Köyün merkezindeki küçük kilise 1888'de yapılmıştır. Tepedeki büyük kilisenin ise küçük kiliseden daha önce yapıldığı söylenir.
30 Ocak 1923'te, Türk ve Yunan hükümetleri arasında bir nüfuz değişimi anlaşması olmuştur. Bu anlaşmaya göre, Türkiye'de yaşamakta olan Yunanlılar Yunanistan'a, Yunanistan'da yaşamakta olan Türkler de Türkiye'ye gönderilecektir. Bu anlaşma ile burada yaşamakta olan Yunanlılar Yunanistan'a gitmişlerdir; fakat Yunanistan'da yaşamakta olan Türkler geri gelmek istememişlerdir çünkü Yunan Hükümeti burada yaşayan Türklerin sahip oldukları mal varlıkları, topraklar ve evlerin bedelini ödemek istememiştir. Bu nedenle, Türk yerleşimi için ayrılmış olan evler çok uzun süre boş beklemiştir.
Daha sonrasında, Fethiye yöresini sarsan depremler (özellikle 1957'deki deprem) bu evlere gerçekten zarar vermiştir ve yöre halkı zarar gören evlerin parçalarını, yapı malzemelerini kedi evlerinin inşasında kullanmışlardır. Bu nedenle bu eski şehir şu anda hayalet bir kasaba gibi görünmektedir. Uzun süre bu evleri hiç kimsenin kullanmasına izin verilmemiştir ve yöre halkı bu evleri boş bırakarak kendi evlerini inşa etmişlerdir. Kayaköy Fethiye'den pek uzak bir yer değildir. Ölüdeniz yolunda, Hisarönü'nden sadece 5 dakika uzaklıktadır. Fethiye'ye sadece 15 km'dir.
SAKLIKENT
Fethiye'de bir başka gün, (Eğer Ölüdeniz'de yeterince kalırsanız) görecek değişik bir yer seçebilirsiniz. Bu Saklıkent olabilir. Size sabah yola çıkmanızı tavsiye ederim çünkü güneş yukarıdayken yollar gerçekten kötü olabilir ve daha önce hiç terlemediğiniz kadar terleyebilirsiniz. Saklıkent, 14 kilometre içeriye giden devasa bir vadi ve kanyondur. İki dağ arasında inanılmayacak kadar dar ve yüksektir. Eğer kanyonun içindeki güzellikleri görmek istiyorsanız, buz gibi soğuk suların içinden yürüyerek ırmağın diğer tarafına geçmek zorundasınız. Eğer istiyorsanız bu buz gibi soğuk sudan içebilirsiniz de, çünkü hemen yürüdüğünüz yerden çıkan doğal bir kaynaktır! O kadar soğuktur ki, yazın bile olsa ayağınızı bu suyun içinde kaybediyormuş gibi hissedebilirsiniz. Bu yer 15 yıl önce bir keçi çobanı tarafından bulunmuş ve 49 yıllığına hükümetten kiralanmıştır. Şimdi bu çoban Saklıkent'teki cafe-restoranı işletmektedir. Fethiye'ye dönerken yolda, köylülerin ev yapımı gözlemelerini ayranla (yoğurt, buzlu su ve tuz karışımı) tatmak için kısa bir mola verip Türk köy yaşamını tecrübe edebilirsiniz. Ayrılırken, evlerinde sizin en iyi şekilde rahat edebilmenizi sağlayan çocuklar için bahşiş bırakmayı unutmayın, çünkü görebileceğiniz misafirperverliğin en iyisini gösterirler.